Red Bull ve Ford’un F1 motor projesinin perde arkasında neler oluyor?

Silverstone’daki Britanya Grand Prix’sinden önceki Salı günü birkaç medya mensubu Jochen Rindt binasında ağırlandı. Milton Keynes’teki Red Bull Kampüsü’nde yer alan bu binada, Red Bull Powertrains ve Ford yüzlerce çalışanla birlikte Red Bull’un 2026 yılı için hazırladığı motor projesi üzerinde çalışıyor.

2026 yılında hem motor hem de şasi düzenlemelerinde büyük değişiklikler olacak. Motor tarafında, MGU-H kaybolacak, ancak elektrik gücünün oranı içten yanmalı motorla neredeyse yarı yarıya olacak şekilde önemli ölçüde artacak. V6 motor, sürdürülebilir yakıtlarla çalışmak zorunda.

Red Bull için de büyük bir değişiklik, Honda’nın o yıl motor ortağı olarak ayrılması olacak. Şu anda, tüm Red Bull Racing ve RB motorları hala Japonya’da üretiliyor. Ancak Honda, Aston Martin ile güçlerini birleştireceği için, Red Bull kendi motorlarını üreterek, 20 yıllık varlığı boyunca ilk kez kendi kaderini kendi ellerine alıyor.

Enerji içecekleri devi bugüne kadarki en büyük mücadelesiyle yüzleşirken, Red Bull Powertrains normalde kapalı olan kapıların ardına ender bir bakış sunuyor.

Gün, önceki F1 sezonlarında birçok Red Bull aracının sergilendiği MK7 binasında bir resepsiyonla başlıyor. Daha sonra Red Bull Powertrains tesisine geçiliyor ve burada Christian Horner ve Ford Motorsports şefi Mark Rushbrook bina üzerindeki çalışmaların 2022 yılının başlarında başladığını açıklıyor.

İlk olarak ICE (içten yanmalı motor) bölümü üzerinde çalışıldı, ardından bu yılın başlarında, 2026 düzenlemeleri kapsamında daha da önemli hale gelecek olan motorun elektrik bileşenleriyle ilgilenen ERS departmanı geldi.

Fotoğraf çekmenin kesinlikle yasak olduğu belirtildikten sonra Brodie’nin Bulvarı’na doğru yürüyoruz.

Bu koridor, Ağustos 2021’de Mercedes HPP’den gelen ilk kişilerden biri olan ve Powertrains tesisinin kurulmasında önemli bir rol oynayan bir çalışan olan Steve Brodie’nin adını taşıyor.

Resmi unvanı ‘Güç Ünitesi Operasyonları Başkanı’ olan Brodie, Red Bull-Ford’un doğru spesifikasyonlara, standartlara ve tutarlılığa göre üretim yapmasını sağlamak için ICE ve ERS üretim atölyelerinden sorumlu.

Girdiğimizde hemen bir motor görülebiliyor. Horner, “Bu, yaptığımız ilk yanmalı motordu.”

“Bu V6’nın ilk çalıştırılması Ağustos 2022’de gerçekleşti. Dietrich Mateschitz vefat etmeden hemen önce bu ilk Red Bull motorunu duyabilmişti. Ölümünden sonra tüm motorlarımızı DM olarak etiketlemeye karar verdik, böylece Dietrich her zaman Red Bull otomobillerinin kalbinde olacak.” diye açıkladı.

Horner, sergilenen motorun, Red Bull ve Porsche arasındaki müzakereler çöktüğünde ilk görüşmelerin ardından Ford’u projeye katılmaya ikna etmede de bir rol oynadığını ekliyor.

Rushbrook şöyle açıklıyor: “Red Bull’un Porsche ile çalışamayacağı anlaşıldığında, Christian Horner’ın e-posta adresini aldım, ona bir e-posta gönderdim ve ‘hey, belki bizimle konuşmak istersin’ diye sordum.”

Bu, şu anki ortaklığa yol açtı ve bu ortaklık, Porsche ile daha önceki planlardan farklı. Ford, Red Bull’un F1 takımında Porsche’nin talep ettiği ölçüde bir söz hakkı talep etmiyor.

Rushbrook, “Biz ‘bunu böyle yapmalısınız’ demiyoruz. Red Bull yıllardır Formula 1’de, bu yüzden onlara birlikte başarılı olmak için bizden neye ihtiyaç duyduklarını soruyoruz.”

“Başlangıçtaki tartışmalarımıza dayanarak, 2026 motorunun elektriksel parçalarına katkıda bulunmayı planlıyorduk, ancak şimdi turboşarj ve içten yanmalı motorun test donanımlarına da katkıda bulunuyoruz, çünkü Ford zaten bu konuda bilgi ve ekipmana sahipti.” diye ekliyor.

Brodie’nin Bulvarı, çeşitli motor parçalarının tasnif edilmiş olarak bulunabileceği motor mağazasına çıkıyor. Oradan temizlik alanına ve ardından içten yanmalı motorların monte edildiği üretim atölyesine gidiyor. Her şeyin lekesiz ve hassas olması gerektiğinden, bu montaj alanı normal bir atölyeden çok bir laboratuvara benziyor. Bu alanın bir yarısı V6 motoru için, diğer yarısı ise geliştirmeyi daha verimli hale getirmek için kullanılan tek silindirli motor için ayrılmış.

Brodie gülümseyerek, “Açıkçası biraz taraflıyım, ama burada sahip olduğumuz düzen, Mercedes’in sahip olduğundan bile daha ileri teknoloji görünüyor.”

“Ama öyle olmalı, çünkü bu düzeni kendim tasarlamak için çok fazla özgürlüğe sahiptim.” diyor.

Testler söz konusu olduğunda, Brodie görevi Florian Niehaves’e devrediyor. Alman mühendis daha önce Red Bull’un da motor tesisi için donanım satın aldığı AVL’de çalışmış ve şimdi doğrudan Powertrains projesi için çalışıyor.

Niehaves Bizi uzay görevlerindeki görev kontrolünü andıran bir sonraki odaya götürüyor. Burası, tam güç ünitesine geçmeden önce tek tek motor bileşenlerinin çoklu test donanımlarının merkezi.

Üreticiler Formula 1’de katı test kurallarına uymak zorundadır. Her motor tesisinin tam güç ünitesi için yalnızca üç, tek silindir için üç ve ERS için iki test tezgahına sahip olmasına izin verilmektedir. Red Bull Powertrains, ekipman açısından izin verilen sınıra yakın olduğunu belirtiyor.

Jochen Rindt binasında şu anda mevcut olan altyapı ile Red Bull Powertrains, toplam dört F1 takımına motor tedarik edebileceğini söylüyor. Bu da Red Bull Racing ve RB takımının yanı sıra iki müşteri takımı için daha yer olduğu anlamına geliyor, ancak 2026 için plan bu değil.

Horner, “Farklı takımlar bizimle temasa geçti, bazıları en rekabetçi motora kimin sahip olacağını araştırıyor.”

“Ancak şu anda tamamen iki Red Bull takımına odaklanmış durumdayız çünkü koşmadan önce yürümek istiyoruz. Eğer daha sonra bir şey çıkarsa, o zaman doğru ortağa açığız.” diye açıklıyor.

Horner, motor tedarikine ilişkin mali kuralların da değişmesi gerektiğini ekliyor.

“Çünkü bir müşteriye motor tedarik etmek FIA’nın fiyatlandırmasına göre zarar ettiren bir uygulama. Artık Cyril’e neredeyse sempati duyuyorum” diyerek, soğuk bir ilişki yaşadığı eski Renault F1 takım patronu Cyril Abiteboul’a atıfta bulunarak şaka yapıyor.

Montaj ve test alanlarından sonra tur neredeyse sona eriyor, ancak Horner şöyle diyor: “Bu ilk programda yoktu, ama tasarım ofislerine de bir göz atalım.”

Fotoğraf çekmek bir kez daha kesinlikle yasak, çünkü ekranlar katılan mütevazı gazeteciler için çok karmaşık olan, ancak yarışmacıların ilgisini çekebilecek şekiller ve tasarım eskizleriyle dolu.

Red Bull Kampüsü, Jaguar ekibinin 2005 yılında satın alınmasından bu yana önemli ölçüde büyüdü ve bugün burada toplam 1.800 kişi çalışıyor. Bu yolculukta Milton Keynes’te giderek daha fazla binaya ihtiyaç duyuldu ve şirket içi motor projesi de bunun son adımlarından biri olabilir.

Renault’nun performansıyla ilgili hayal kırıklıkları ve Honda’nın ayrılma kararından sonra Red Bull, motor ve şasiyi daha da iyi entegre etmek ve her şeyden önce artık bir motor tedarikçisine bağımlı olmamak için bu projeye güveniyor.

Horner, “Artık kaderi tamamen kendi elimize alıyoruz. Ferrari dışında, F1’de 2026’ya giderken motor ve şasi departmanlarını aynı kampüste bulunduran tek takımız. Mercedes’in bile iki farklı yeri var,” diyerek Brackley ve Brixworth’e atıfta bulunuyor.

“İmkansız bir görev gibi görünebilir ama bunun uzun vadeli faydaları olacağını düşünüyoruz.” diye de ekliyor.

Daha da önemlisi, motorun ne kadar rekabetçi olacağı ama bu soruya ne Milton Keynes’ten ne de başka bir üreticiden biri cevap verebilir.

Rushbrook, “Şu anda tüm hedeflerimizi ve kilometre taşlarımızı tutturuyoruz, ancak rakibin nerede durduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok”

“Sloganımız şu olmalı: az söz verip çok iş yapmak.” diyor.